25 Temmuz 2014 Cuma


Bugünlerde önceden izlediğim 
bir k-dramayı tekrar izliyorum. Sebep? Çünkü bahsettiğim yapım bence konusu itibariyle en kaliteli Kore yapımlarından biri. Onunla eş değerde çok fazla iş olmayınca ben de başa sarıp sarıp izliyorum onu. 






Kendisi White Christmas. KBS'in 2011 yılında yayınladığı sekiz bölümlük bir drama special. (Drama speciallar az bölümden oluşan diğer bir deyişle mini dizi diye nitelediğimiz TV programlarıdır.)


(Soompi'den)


Konuya değinmek gerekirse; Kore'nin en zeka küpü veletlerinin toplaştığı, şehirden uzakta bir dağın başına kurulmuş Susin adlı bir lisede geçer hikaye. İnsan ilk duyduğu zaman 'vay ommasını' diyor, 'o veletlerin yerinde olmak var' diyor -en azından ben öyle düşünüyorum- ama işin pek de imrenilesi bir yanı yok esasında. Öğrencilerin yaşadıkları mahpus hayatı adetâ zira okuldan Christmas'taki sekiz günlük tatil dışında çıkış yok. Herkes okulun yurdunda kalıyor. Sadece zeki bozuntusu salak arkadaşlarınız ve uzun süreli seçmelerden seçilip adeta survivor kılıklı hocalarınızla yılın 357 gününü geçirmek çok da iç açıcı bir fikre benzemiyor.



Lakin yegane tatillerini bile kullanmak istemeyen öğrencilere de rastlanıyor bu okulda. Her yıl iki, bilemediniz üç kişi. 
O da nesi, bu yıl tam 7 öğrenci Christmas'ta evine gitmek yerine okulda kalmayı seçmiş.
Neden?
Birilerinden aldıkları sürpriz bir hediye onları okulda kalmaya itmiş olmasın?

Devamını
...
 izleyin ve görün.

Çünkü ben karakterlere geçmek istiyorum! :)

Sung Joon var bir kere bu dizide ve benim de kendisine ilk hayran kalışımı yaşadığım rolüdür aynı zamanda. 
Bayıldığım bir tiplemeyi, sağ lobu çalışmayan zeki  oğlan tiplemesini oynuyor hem de. 



Sonra bir de Woo Bin faktörü vardı ki, diziyi daha mükemmel kılan.




Dizi için şarkı yapılmamış bildiğim kadarıyla ama çalan şarkılara şuradan(tık) ulaşabilirsiniz. (Gerçekten harika parçalar, bakmadan geçmeyin.)


 ***




Böyle bir soruyu seyirciye de içten içe sorduran bu nadide diziyi, izlemeyenlere acilen izlemelerini; izleyenlere de bana eşlik etmelerini öneririm.


Esen kalın. ^^




24 Temmuz 2014 Perşembe

Kitap~~

     Kitapla geldim bu postta huzurunuza. 
 Yaz boyu ders çalışması gereken ben ne yapıyorum? 
 -Tabii ki kitap okuyorum! 

           Madem okuyorum, sizinle de paylaşayım ne okuduğumu.

       Henüz biten bir kitap değil, üzerinden birkaç gün geçti. Yine de taze ama dimağımda.


Yitik Cennet, Sezai Karakoç





"Adem’le Havva’nın Cennette öncesiz sonrasızmışçasına mutlu bir hayatı yaşadıkları zaman gibiydi hayatımız batının soluğu bize gelmeden önce"


Diye başlıyor kitap. Sadece ilk cümle bile çoklarını kitaba aşık eder cinsten. Hz. Adem'den Efendimiz'e kadarki süreçten sekiz peygamberi, onların mücadelelerini ve gayelerini şiirsel bir anlatımla aktarıyor bize. 





"İmtihan ve çile, hepimizi saran gökkuşağıdır."



Yazar, aslında sadece o peygamberlerin savaşını değil aynı zamanda bireylerin yaşam mücadelesini de anlatıyor. Günümüz insanının dirilişe olan ihtiyacını tanımlıyor.


İmtihanı ve çileyi, gökkuşağı diye nitelemek de her yiğidin harcı değildir neticede.





"Ölüm öldürülebilir, ama hiç diriliş öldürülebilir mi?"



Anlayacağınız dostlar, kitap tavsiyedir. Oturup bir üstat için eleştiri yazısı yazamayacağım tabii. Okumak lazım, okuyalım.